Yazı mı? Tura mı?

Hemen her kültürde kişilik özeliklerinin bazıları herkes için “kötü” olarak değerlendirilirken, bazıları da sadece “kadınlara” ya da “erkeklere” özgü olarak etiketlenir.

Kişi zamanla bu özelliklerini diğerlerine göstermemeye, hatta kendisinden bile saklamaya başlar. Ancak bu tür kişilik özelliklerimiz, göstermesek veya saklasak da varlıklarını devam ettirirler. Üstelik gizli kalıp gelişemedikleri için her zaman abartılı ve ilkel bir şekilde ortaya çıkma potansiyeli taşırlar. Bu ise, bu taraflarımızdan ve kendimizden uzaklaşmamıza ve içimizde “kör noktalar” oluşmasına neden olur.

Böylece kişi içsel bir çatışma yaşamaya ve bu çatışmayı çözebilmek için kendisinde reddettiği özellikleri başkalarına, diğer kadınlara ve erkeklere yansıtmaya başlar. Oysa başkalarına atfettiğimiz tüm bu özellikler aslında sahip çıkmadığımız kendi “kör noktalarımız”dır.

Bu kör noktalar tüm ilişkilerimizi, ama özellikle de karşı cinsle olan ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilerler. “Niye doğru dürüst bir ilişkim olamıyor?”, “Hep mi yanlış insanlarla karşılaşacağım?”, “Her yolu denedik ama bir türlü ilişkimizdeki sorunları halledemiyoruz” diye düşünüyorsanız veya anlaşılmadığınızı ve onu anlayamadığınızı sık sık tekrarlıyorsanız, farkında olmadığınız kör noktalarınız ilişkilerinizi esir almış demektir.

Aslında sorun yaşadığımız ilişkilerimiz, kabul edemediğimiz ve sahip çıkmadığımız taraflarımızla ilgilidir. Başka bir deyişle sorunlara yol açan, kendimizde olduğunu düşünmeye bile tahammül edemediğimiz özellikleri sevdiğimiz birisinde görmeyi de kabul edemeyişimizdir. Karşımızdaki kişiyle sorunumuz varsa aslında kendimizle de vardır.

Sağlıklı bir ilişki kurabilmek için öncelikle “iyi” ya da “kötü” demeden veya kadınlara ya da erkeklere özgü şeklinde etiketlemeden, tüm özelliklerimize sahip çıkmalıyız. Çünkü kendimizle barışık olmazsak, kendisi ile barışık olmayan insanlar bizi cezbeder. Bu ise mutsuz olmamıza yol açar. Bu mutsuzluk, karşımızdaki kişiyi suçlamamıza ve ilişkimizdeki sorunlardan onu sorumlu tutmamıza neden olabilir. Onun yanlış kişi, bu ilişkinin yanlış ilişki olduğunu düşünmeye başlarız. Oysa kendi sorumluluğumuzu üstlenerek, kendi içimizdeki çatışmaları çözmeden bir başkası ile, ne kadar seversek sevelim, sağlıklı bir ilişki kuramayız. Böylece sevgi yolculuğumuz, ilişkimizi tüketme yolculuğu haline gelir. Oysa sevgi, karşılıklı kendimizi keşfetmenin, içimizdeki potansiyeli ortaya çıkarmanın ve paylaşılan yaşamı anlamlı kılmanın, kendini gerçekleştirmenin yolculuğu olmalıdır.

Sizi böyle bir YOLCULUĞA davet ediyoruz. . Bu yolculukta kendi “kör noktalarınızı” aydınlatacak ve bu “kör noktaların” ilişkilerinizi nasıl esir aldığını farkedeceksiniz. Ardından yavaş yavaş dönüşümü yaşayacaksınız. Yolculuğun sonunda ise farklı düşünmeye, farklı davranmaya başlayacak ve mevcut veya gelecekteki ilişkilerinize yepyeni bir gözle bakacaksınız. Eski çözümsüz çatışmalarınız, yerini yeni davranışlara bırakacak. Gizli kalmış tarafınızla bütünleşecek, hareket alanınızı genişleteceksiniz. Bunun sonunda yeni bir dünyada farklı bir şekilde varolacaksınız. Bir zafer yaşanacak. Ama bu zaferde kaybeden bir taraf olmayacak, hem siz hem de o kazanmış olacaksınız.

Katılımcı Görüşleri

*Kendime neler yaptığımı anladığım ve artık yapmamak için yollar buldum. Büyüyerek, bütünleşerek, kendimi keşfederek ve kendime sahip çıkarak ayrılıyorum. A.T.

 

*Uyuşukluğumdan kurtulup enerjime kavuştum. İhtiyaçlarım netleşti ve farklı alternatifleri görebildim.  Öğrenmenin bambaşka bir halini yaşattınız bana. Samimi eşliğiniz ve desteğiniz için sonsuz teşekkürler. S. A.

 

*Uzun zamandır hiç istemediğim zamanlarda ortaya çıkan karanlık gölgemle tanıştım. Korkmadan onu kucakladım. Kucakladıkça gölge olmaktan çıktı, yüzünü gördüm. Korkularım yerini huzura bıraktı. Minnet ve sevgilerimle. L.A.

 

*Daha ışıklı ve daha güzel bir yüzle, yürekle buradan ayrılıyorum. Sonsuz teşekkürler. Y.D.

 

*Kendime yaptığım eziyeti fark ettirdiğiniz ve duygularımı yaşarken ne kadar ne kadar canlı ve gerçek hissettiğimi bana gösterdiğiniz için çok teşekkürler. A. A.

 

*Öfkemden ve korkumdan kaçtığım özeliklerimle tanıştım. Ben yok saysam da onlar zaten varmış. Artık yarım değilim, tamamlandım. B.T.

 

*Kendime iyi bakmayı, kendimi sevmeyi, kendim olmayı, kendimi korumayı öğrendim. Buradan aldığım enerjiyi kullanmak ve etrafıma yaymak üzere ayrılıyorum. Ö.Ö.

 

*Kendimi çok iyi hissediyorum. Yaşamımda pek çok şeye neden olan düğümleri çözmenin keyfini yaşıyorum. Çok teşekkür ederim. Bana güç, inanç ve istek verdiniz. Hayatımda birçok şeyin değişeceğine inanıyorum. S.A.

 

* Yolumu nerelerde ve ne zaman kaybetmişim? Hiç bilemiyorum. Ama hayatımın geri kalanını bana armağan ettiniz. Minnettarım. U.D.

 

*Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak herşey” demiş demesine şair, ama ötekini sevmek insanın kendini kabul ve sevmesiyle mümkün diye düşünüyorum. Bu çalışma, kendimi tanıma, keşfetme, kabul ve sevmenin önemli bir kavşağı oldu.  Bu dönüşümdeki katkılarınız için minnet ve sevgi duyuyorum. M.R.

 

“Her gecenin bir sabahı vardır” diye bir söz vardır. Yaşadığım son “kötü” olarak nitelendirdiğim olaylarda “sabahın ne olduğunu”, “bunları niye yaşıyorum” diye birçok sorgulama yapıyordum kafamda. Bu sabah anladım ki; “sabah” benim için bu grup çalışmasına katılmakmış. Kendimi çok hafiflemiş hissediyorum. İlerleyen zamanlarda bu grup çalışmasının etkilerini çok daha iyi göreceğime inanıyorum. Hep kırılmaktan, üzülmekten vs. korkardım. Burada bu duyguların hepsini yaşadım ve bunlarla baş ettim. Bunun beni daha yücelttiğini, daha da çok aydınlandığıma inanıyorum. Z.A.